...:::CHAT SAYFANIN EN ALTINDADIR:::...



   
  BIRTANEMSIN
  Ask ve Sevgi
 
 Aldatılma Kadının Elinde Midir?

 

İletişim Uzmanı İnci Beydeşman aldatılma olayının kadının elinde olup olmadığını değerlendirdi. Aldatılmanın aslında aile bağlarını zedelemeyecek ölçüde çözülebilecek bir sorun olduğunun altını çizen Beydeşman, kadınların erkeğini nasıl yöneteceğini ve erkeğinin hayalindeki kadın tipinin ne olduğunu iyi bilirlerse sorun yaşamayacaklarını öne sürdü.

Aldatılma olayı sonrası hemen boşanmaya karar veren kadını değerlendiren Beydeşman, “bu şekilde bir kararı hemen alan bir kadın zaten evliliğinde eşini iyi yönetemez. Bunu kabul etmesi gerekir” dedi.

Türk toplumunda, erkeklerin çok fazla mağdur edildiğini kaydeden Beydeşman,”Toplumsal değerlere dönüp baktığımızda aldatmak bir suç; ama aldatmanın sebebini de irdelemek gerekiyor. Evli çiftlerin uzmanlara başvurup kişilik analizlerini yaptırıp, yardım almaları gerekiyor. Eğer erkekte psikolojik açından problem varsa durum farklıdır. Ancak normal şartlardaki Türk erkeğinin yapısını düşünürsek, erkeğin aldatma sebeplerini kadında aramak gerek. Kadınlar, eşlerinin hayalindeki kadını iyi tespit etmeli, eşini nasıl mutlu edeceğini destek alarak çözmeli.

Biz kadınlarımıza aldatılmamanın mümkün olduğunu ve vazgeçilmez kadın olmanın bilimsel yollarını öğretiyoruz. Amacımız sağlıklı bir aile hayatı, mutlu çocuklar ve sağlıklı bir toplum” açıklamalarında bulundu.


Yorum Ekle
 
 Kaçan Aşıklara Aşık Olmak..

 

İşte, sıkı durun söylüyorum: “Kaçan kovalanır!.. Bilmem hatırlar mısınız, İskender Doğan’ın “Kan ve Gül” adlı şarkısındaki gibi “Seviyorum seviyor musun, özlüyorum gidiyor musun, sevdikçe kaçıyor musun peki öyle olsun…”

Sadece şarkılarda değil gerçek hayatta da kaçan kovalanır!.. Fakat, gerçek hayatta kaçanın kovalanması şarkılardaki kadar (ya da gibi) kulağa hoş gelse de, başkaca hiçbirşeye pek hoş gelmez. Hatta iddia ediyorum kaçan’’a bile hoş gelmez!..
Bir kere fizik ve de ruh sağlığına zararlıdır (her iki taraf açısından da, ayrıca kaçma-kovalama oyunuyla aşk, ilişki yaşamak isteyenlerin ya da yaşadığını sananların ruh sağlığından da şüphe edilmelidir), laf aramızda pek de insani, dolayısıyla da ahlâki değildir…

Fakat, romanlardaki, filmlerdeki, şarkılardaki, şiirlerdeki gibi aşk yaşayacağız ya, hep bir kaçan ve de kovalayan olmalıdır aşklarımızda ve bu nedenledir ki kaçanı kovalarız, kovalayandan da kaçarız, sonuçta da ortada ne aşk olur ne de ilişki… Ama hikayenin kahramanlarına sorarsanız bir aşk bir aşk… Sormayın gitsin…

Mesela, hep söylenir; “Kaçan kadın kovalanır” diye… Evet, deneyimlerle de sabittir ki, öyle… Fakat, ya kadın “kaçan kadın” rolünü oynamak istemiyorsa; o zaman ne olacak?!. Ha soruyorum size ne olacak?…
Kek gibi kovaladığınızla ya da kovalamak isteğinizle, açıkçası sevdiğiniz bu “oyunla” -en sonunda- başbaşa kalacaksınız hepsi bu…

Erkekler hemen alınıp gücenmesinler, sadece kaçan kadın kovalanmaz elbet, maalasef bu oyunu seven kadınların sayısı da azımsanacak gibi değil… Fakat, sanki bu oyunu daha çok erkekler seviyor ya da kaçma eylemi kadına, kovalama eylemi de erkeğe pek bir yakıştırılıyor… Mesela, yeni jenerasyon (yaşı 20′den küçük olanları kastediyorum) bir kenara, çoğumuz hala aşk, ilişki, evlilik tekliflerinin önce ve ille erkekten gelmesini isteriz ve de bekleriz. Yani, atmıyorum, neredeyse ben bile böyle düşüneceğim. Allahtan aşık olduğumda gözüm bir şey görmüyor da düşüyorum sevdiğimin peşine…

Herneyse, beni boşverin, hemen herkes hayatında en azından bir kere kaçmayı pek bir seven, hatta hayatını kaçmak üzerine kuran aşıklara rastlamıştır. Bu, “kaçan kovalanır” adlı aşk oyununu seven oyunbozan kişiler ise, genellikle “Hah işte, aşığım” dediğinizde ve de aşkınızı samimiyetle davranışlarınızla da ortaya koyduğunuzda kaçmaya başlarlar.

Yani, sizi önce fethederler, sonra da (hayır genellikle öldürmezler) süründürürler. Artık, aşkınızın, sabrınızın, inadınızın, hırsınızın, psikolojinizin vb. durumuna göre bunun bir aşk değil de oyun olduğunu ne zaman anlarsanız, o zaman acı çekmeye şöyle bir ara verip, (çünkü bu tür aşk kisvesi altında sunulan oyunlar insana acı verebilir, ki muhtemelen siz de o sıra acı çekmek ihtiyacınızdan dolayı bu oyuncuyu seçmişsinizdir, üstelik bazen bu çok aşık olduğunuz oyuncu bile bir oyun oynadığının, hatta bu oyunun kölesi olduğunun farkında değildir, ki özellikle de bu tiplerin hayat boyu gerçek bir aşk ya da ilişki yaşaması söz konusu olamaz, kaçınız…) silkinip, kendinize gelmeye çalışabilirsiniz.

Tam silkinip kendinize gelmeye çalıştığınızda, “Ben seni aslında çok seviyorum da, çok aşığım da” şeklinde başlayan, hatta baktı ki sizi kandıramıyor, adamı-kadını terketmeye hazırlanıyorsunuz,; “Sen beni yanlış anladın da, ne demek telefonlarına çıkmamak, ne demek seni görmek istememek, öl de öleyim, hatta evlenelim, kırmızı panjurlu evimiz, güzel-şirin çocuklarımız olsun” şeklinde bile devam edebilen cümleler duyabilirsiniz…

Fakat, inanın her geri adım atıp karşı tarafa bir şans daha vermek istediğinizde, “ama”lı cümlelerle sekteye uğrayan (seni seviyorum ama … gibi) ve size her defasında daha çok acı veren; giderek karşınızdakine öfke kendinize ise acıma hissi duymanıza neden olan bir kısır döngü ile birbaşınıza kalabilirsiniz. Kısaca, siz gerçeklerden o ise oyunlardan hoşlandığı sürece hayatınız kararabilir. Kesinlikle abartmıyorum.

Öyleyse ne yapacaksınız?.. Öncelikli dileğimiz, bu fetih ve de kovalama meraklısı ya da kaçma meraklısı (hiç farketmez) kişileri kendinize sevgili-eş olarak seçmemenizdir. Ama bilyorum, denemeden bilinmez, hatta insan elinde olmadan sürekli onlardan bir adet seçebilir ve inanın bu bir zeka sorunu değildir.
Neticede, bu tür oyunlardan hoşlanan bir oyuncuya gönül verdiğinizde, ya siz de oyunu kurallarıyla oynamayı kabul edeceksiniz ve böylece ilişkiniz sürecek (ki bu da bir tercihtir, tercihlere de her zaman saygı duyulur); ya da kaçan kadını (erkeği) oynayan kadınları (erkekleri) zaman zaman kıskansanız da sessizce ortadan kaybolacaksınız ve yeri geldiğinde “Oyun değil, gerçek bir ilişki istiyorum” diyebileceksiniz…

Gerçek bir aşk, ilişki ise ancak doğallıktan, samimiyetten, BAĞLANMAKTAN korkmayan kişilerle yaşanır… İşte, güzide konumuzun anahtar cümlesi de budur: Bağlanmaktan korkanlar ve de korkmayanlar…

Uzun lafın kısası, sizden kaçan kişi sizi aslında sevmiyor ya da istemiyor falan değildir sadece bağlanmaktan korktuğu için gerçek olmayan pürüzler yaratıp ilişkiden kaçıyordur. Eh, bu tipler de adamı öldürmez süründürür demiştik… Ona göre…

Ayrıca ilişki uzmanları her zaman “Bağlılık olmazsa ilişki de olmaz” der. Bu taktirde, böyle bir adamı (kadını) neden istiyor olabilirsiniz?..


Yorum Ekle
 
 İlişkinizdeki 5 Düşman!

 

Birbirini çılgınca seven iki insanı sıfır noktasına getiren, çözümsüzlüğe ve dolayısıyla ayrılığa sürükleyen nedenler neler?

Ne ile ve nasıl mücadele etmemiz gerektiğini öğrenirsek belki her şey çok farklı hale gelecek. O halde olmayan umudumuzu yoktan var edelim ve ilişkilerimizi katletmek için pusuya yatmış bekleyen 5 düşmanı mercek altına alalım.

Boş vermişlik ilişkiyi sıradanlığa sürüklüyor

Zaman her acının ilacı ama aynı zamanda da her aşkın birinci dereceden katil zanlısı… Yeni bir ilişkiye başladığınız anda şunu bilin ki saatli bomba da geri sayıma başladı. Cicim aylarının bitmesinden sonra gelen boş vermişlik, o tuhaf “Nasıl olsa benimle!” duygusu, ilişkiye ve birbirine alışmanın getirdiği umursamazlık ve özensizlik her ilişkiyi sıradanlığa sürüklüyor ve bu sıradanlık, taraflardan biri “Beraberliğimizin bir anlamı kalmadı,” diyene kadar sürüyor. İlişkiyi bir bebek gibi düşünün. Bebeğinize birkaç yıl bakıp sonra “Nasıl olsa kendi kendine büyüyor,” deyip bir kenara mı atacaksınız? Aşkınıza sahip çıkın ve her aşamasında ona emek vermeye hazır olun. Birbirinizle ilgilenin, birbirinizi özleyin, konuşun, fikirlerinizi paylasın ve sorunları, büyüyüp çözümsüz hale gelmeden oturup tartışın. Kısacası, ikiniz de gayret gösterin, yorulun, terleyin.

Cinselliği rutine dönüştürmeyin

Tabii söner, körüklenmeyen her ateş gibi… Seksin seyrekleşmesi uzun ilişkiler için oldukça normal ama bu seyrekliğin rutine dönüşmesi değil. Hele cinsel ilişkiden zevk almamanın, yalnızlık ve katlanma duygusunun cinsel tatmin ve birlikte bir bütün olma hissinin yerini alması arzu ateşini söndüren ve mutlu aşkı mutsuz sona sürükleyen en önemli etkenlerden biri. Sorunun temeli belki de şu; erkekler sekse ulaşmak için aşık oluyor, kadınlarsa aşka ulaşmak için seks yapıyorlar. Ancak sonuçta iki taraf da mahremiyet ve yakınlığa ihtiyaç duyuyor. Cinsel isteği körüklemek için bu ihtiyaçtan yola çıkılabilir: Birbirinize yakınlık gösterin ama “iş” icabı sadece yatakta değil yatak dışında da… Hissettiklerinizi, sıkıntılarınızı, özlemlerinizi paylaşın. Yatakta tek başınıza fantezi kurmak yerine birlikte fanteziler geliştirin. Böylece cinsel yaşamınız sıcaklığım “9,5 hafta”dan daha uzun süre koruyabilir. Ama sakın seksi “Kim daha iyi sevişiyor?” gibi bir güç mücadelesi ve baskı aracı haline getirmeyin çünkü henüz seks olimpiyatları düzenlenmiyor!

Bırakın sorumluluk alsın

Kızgınsınız, hem de çok… Sevdiğiniz erkek birlikte oturmaya başladığınızdan beri nedense alışveriş, yemek pişirme, çamaşır yıkama, evi toplama gibi işleri sizin yapacağınızı varsayıyor, üstelik sizin mesleğiniz de onunki kadar zorken… Peki, ne oldu? Ne olacak, toplumsal rollere teslim oldunuz. Anne babalarımız ve toplum aracılığıyla bilinçsizce aldığımız “doğru kadın” ve “doğru erkek” rolleri, bir anlamda beynimize işler ve duygusal ilişkilerimizde ortaya çıkar. Siz içgüdüsel bir biçimde üzerinize düşen her işi yaparsınız ama onlar aslında ikinizin de üzerine düşen işlerdir. Ona evle ilgili çeşitli görevler verin ve bu görevleri gerçekten üstlenmesini sağlayın. Markete uğramayı unutup eve mi geldi? Sakın siz kalkıp markete gitmeyin, bırakın o gitsin. Mutfağı temizlemekte başarısız mı? Bırakın temizlesin. Gerekirse siz sonra gidip bir daha yaparsınız. Önemli olan onun da birtakım sorumlulukları olduğunu hissetmesi. Yoksa yaptığınız her iyilik, bir süre sonra kaçınılmaz bir biçimde göreviniz haline gelir ve bu da sizi ilişkinizden soğutmaya başlar.

Eski sevgilinin gölgesini yok edin

Bazen geçmişteki bir ilişkinin gölgesi bugünün mutlu aşkının üzerine düşebilir. “Yeni sevgilim doğru insan mı? Yoksa benim için hala mücadele eden eskisine mi dönmeliyim?” gibi kuşkular güzel giden bir ilişkiyi bir süre sonra zehirlemeye başlar. Büyük bir ihtimalle yeni büyük aşkın diğer kahramanı bu kararsızlıktan, bu gidip gelmeden sıkılır, hevesi kaçar ve ilişkiyi bitirir. Eğer eski sevgilisiyle ilgili tereddütleri olan sizseniz tavsiyemiz; onu unutun! Çünkü aynı suda iki kere yıkanılmaz. Kendinize ve yeni aşkınıza gerçek bir şans tanıyın. Eskisiyle kıyaslamak gibi bir hataya düşmeyin, onun yerine yeni sevgilinizin olumlu özelliklerini keşfedin, bu daha heyecan verici… Bu arada eski erkek arkadaşınız askıntı olmaya devam ediyorsa onunla görüşmeyi tamamen kesin. Demek ki, henüz arkadaş kalmaya hazır değil, üstelik bu durum yeni erkek arkadaşınızı da fazlasıyla rahatsız edebilir.

Ya olduğu gibi kabul edin ya da çekip gidin

Farklı ilgi alanları, geleceğe dair bambaşka beklentiler, hayaller ve birbirine ters bakış açılan çoğunlukla ayrılığa sebep oluyor. Yani “Zıtlar birbirini çeker,” sözü tam bir palavra! Tabii ki, karakterleriniz aynı olmak zorunda değil. Mesela siz daha neşeli ve dışa dönüksünüzdür, o ise daha sakin ve çekingen, bu durum bir problem yaratmaz. Fakat hayata ve dünyaya bakışınız, beklentileriniz, zevkleriniz ve planlarınız uyuşmuyorsa işiniz bayağı zor.

Beraberliğinizi sürdürmeyi gerçekten istiyorsanız ve bu şekilde de aşkta mutlu sona ulaşabileceğinize inanıyorsanız, o zaman önce sevgilinizi değiştirme fikrini unutun. Onu şu anki haliyle, hiçbir şekilde başka bir insan yapmaya çalışmadan ve size ters gelen davranışlarından şikayet etmeden kabul etmelisiniz, tabii o da sizi… Eğer ikiniz de bunu başarırsanız belki ilişkinizi uyum içinde sürdürebilirsiniz.


Yorum Ekle
 
 20 Günde Ideal Erkeği Bulun!

 

Biliyoruz hayat çok sıkıcı, peki renk katmak ister misiniz? Kendinize 20 gün ayırın ve bize kulak verin!

Haftasonlarını evde yanlız başınıza geçirmekten bıktınız, arkadaşlarınız sevgilileriyle gezerken siz oturup aşk filmleri izliyorsunuz…

1. Gün: İlk olarak tanıdığınız bütün arkadaşlarınıza bir mail atın ve kendinize harika bir erkek aradığınızı, sizi akıllarının bir köşesinde bulundurmalarını söyleyin. Ne de olsa her an size uygun biriyle tanışabilirler…

2. Gün: Kaybedecek hiçbir şeyiniz olmadığını düşünün. Ve şunu aklınızdan çıkarmayın; kolay bir kadın olmak sadece daha çok erkekle tanışmanızı sağlayacaktır. Doğru erkeği bulmak istiyorsanız, seçici davranmalısınız. Geleceğinizin olmadığını düşündüğünüz biriyle vakit kaybetmeyin! Örneğin; meslek sizin için çok önemliyse, işsiz biri ile gezip tozmanızın pek bir manası olmayacaktır.

3. Gün: Duruşunuzu değiştirin. Eğer bir erkekle tanışmak sizin için çok zorsa şunu uygulayın; kafanızı diğer tarafa çevirin ve göz ucuyla hoşlandığınız erkeğe bakın, hafifçe gülümseyin. Bu onun size yaklaşmakta bir sakınca olmadığını düşünmesini sağlayacaktır!

4. Gün: Erkeklerle en kolay tanışabileceğiniz yerler, barlardır. Fakat buraya yalnız gitmeyin, bu niyetinizi çok belli eder. Yanınıza bir iki arkadaşınızı alın ve bara oturun. Ortamı iyice tarayın ve hedefinizi bulduğunuzda ona kısa bir bakış atın. Bu onun dikkatini çekmenizi sağlayacaktır.

5. Gün: Artık vücut dili konusunda mastır yapmış sayılırsınız. Şimdi dışarı çıkın ve gördüğünüz bütün yakışıklılara kaçamak bakışlar atın.

6. Gün: Kick-boks dersine ya da bir fitness salonuna yazılın. Oraya derslerden birkaç dakika daha erken gidin. Böylece çekici bir erkeğin yanında yer kapabilir ve onunla dersler hakkında muhabbet edebilirsiniz.

7. Gün: Hani şu okulların eski mezunlarını bir araya getirmek için düzenledikleri pilav günleri var ya, bu günleri de es geçmeyin deriz…

8. Gün: Öğlen yemeklerini işyerinde yemek yerine (masanızda oturarak bir erkek bulamayacağınız kesin) kalabalık bir restorana gidin. Yakışıklı bir erkeğin yanına oturun ve onunla göz teması kurmaya çalışlın.

9. Gün: Kızların ve erkeklerin bir arada olduğu bir takıma (örneğin yüzme ya da trecknig kulübü gibi bir şey olabilir.) girin. Örneğin dans dersleri ideal bir seçim olurdu. Spor tif bir tip değilseniz, çevreye faydalı olmak adına Greenpeace’ce de katılabilirsiniz.

10. Gün: Facebook ya da Myspace gibi communitiy sitelerine katılın ve okuldayken tutkun olduğunuz erkekleri bulun. Onlara mesaj atın ve okuldan birilerini ararken tesadüfen onların profillerine rastladığınızı söyleyin. Laf lafı açacaktır!

11. Gün: Asansörde karşılaştığınız çekici erkeklerle ya da restorandaki garsonlarla ufak sohbetler edin. Böylece flört becerilerinizi geliştirebilirsiniz.

12. Gün: Şimdiye kadar ilk gün arkadaşlarına yazdığın maillere birkaç cevap gelmiş olmalı. Bu gün gelen cevapları değerlendirebilirsiniz.

13. Gün: Hani şu spor salonundaki yakışıklıyı hatırladın mı? Yanına git ve sanki çok eski bir arkadaşınmış gibi ona merhaba de… Erkekler samimi kızları severler.

14. Gün: Arkadaşınla parka git ve futbol sahasının kenarında oturun. Daha sonra oyuna katılmak için izin isteyin… Eğer bu sizin için çok zorsa, ileride köpeğini gezdiren yakışıklının yanına gidip, köpeğini sevmek için izin isteyebilirsin.

15. Gün: Çeçen gün katıldığın organizasyonu hatırladın mı? Toplantıya git ve oradaki yakışıklı erkeklerden birinin telefon numarasını öğren. Daha sonra bir sonraki toplantının ne zaman olduğunu sormak için onu arayabilirsin. Belki kibarlık olsun diye bir çay içmeye de davet edersin.

16. Gün: Hemen kalabalık bir mekana git. Haftasonunun da yardımıyla yeni birileriyle tanışmak için şansın yaver gidebilir!

17. Gün: Profil oluşturduğun siteye gir ve bak bakalım kimler sana cevap vermiş. Belki yarın akşam biriyle bir şeyler yapabilirsiniz.

18. Gün: Birkaç erkeğin köşede futboldan bahsettiklerini mi duydunuz? Eğer siz Galatasaylı ve onlar Fener Bahçeliyse bile, bunu muhabbete dahil olmak için kullanabilirsiniz Yanlarına yaklaşın ve “Hey,! Fener dün ne kadar iyi oynadı değil mi?” diyin.

19. Gün: Bir parti düzenleyin ve her davetlinin yanında tanımadığınız biriyle gelmesini isteyin. Böylece hayallerinizin erkeğiyle tanışma şansınız artar.

20. Gün: İşten eve dönerken, daha önce hiç uğramadığınız bir kafeye uğrayın ve yakışıklı biriyle sohbet edin. Bazen yeni olduğunuz yerlerde daha cesaretli olursunuz.


Yorum Ekle
 
 Neden Aşkta Kaybediyorsunuz? Aşk Testi

 

Aşkta kaybedenlerden misiniz? Neden bu hep sizin başınıza geliyor öğrenmek için hemen bir kağıt kalem edinin, testi yanıtlayın ve sebebini öğrenin.

1-Hayatta en hünerli olduğunuz konu nedir?

a) Bir bakışta insan tanımak
b) İleriyi görmek
c) Orijinal olmak

2-Bugüne kadar ağzınız en çok neden yandı?

a) Sivri dillilik
b) Ani karar verme
c) Maymun iştahlılık

3) Biriyle ilk tanıştığınızda ilk soracağınız soru?

a) Genel olarak yaşı, işi gibi şeyler olur
b) Burcunu sorarım
c) Sıkıcı konulara girmem havadan sudan konuşurum.

4) Neyi icat etmek isterdiniz?

a) Kapı veya kilit
b) Tekerlek
c) Ateş

5) En yakın arkadaşınız arayıp aşık olduğunu söylüyor, ne düşünürsünüz?

a) Delirmiş olmalı, bunca işinin arasında…
b) Onun adına sevinirsiniz
c) Müthiş bir haber.

6) Aşık olduğunuz adam sizi aldattı, tepkiniz?

a) Off, sil baştan başka birine alışmak…
b) Zaten bunu ondan beklerdim.
c) Ben zaten aşka aşıktım

7) Sevgilinize bir takı tasarlasaydınız ne yapardınız?

a) Tasma
b) Yüzük
c) Piercing

8) Sevgiliniz sizi eleştiriyor, tepkiniz ne olur?

a) Bunu asla yapamaz.
b) Dikkate alırım
c) Benimde onda hoşlanmadığım yönler var.

9) Aşk sizin için…

a) Güzel ama çılgınlık
b) Geleceğe taşınırsa problem yok
c) Bulunmaz nimet

10) En son ne zaman aşık oldunuz?

a) Hatırlamıyorum bile
b) Tam olarak aşık olup olmadığımı bile bilmiyorum
c) Üç beş ay önce

Şimdi cevaplarınızı kontrol edin!

a’lar çoğunluktaysa: Siz aşka çok katı bakıyorsunuz. Mantığınız daima ön planda olduğundan dolayı karşınızdaki kişiye fazla ciddi geliyorsunuz. Sizin için önemli olan kalbiniz değil beyniniz, dolayısıyla karşınızdaki kişiyle mükemmel bir uyum içinde olmanız gerektiğini düşünüyorsunuz. Ama unutmayın aşkta kural yoktur!

b’ler çoğunluktaysa: Siz tam bir gelecek insanısınız. Bu nedenle daima planlar yapıyor, aşkı es geçiyorsunuz. Yaptığınız planlar karşınızdakini korkutuyor ve kaçırıyor. Daha rahat olmanızda ve karşınızdakini gelecek planlarıyla boğmamanızda fayda var. Unutmayın aşkta plan yoktur!

c’ler çoğunluktaysa: Siz aşka aşık birisiniz. Karşınızdakinin önemi yok, yeter ki aşk olsun. Biraz uçarı göründüğünüz için bu karşınızdakini korkutuyor çünkü bağımsız bir karakter çiziyorsunuz. Korkmayıp, ipleri biraz karşı tarafın eline vermenizde fayda var. Unutmayın aşktan kaçış yoktur!


Yorum Ekle
 
 Online Aşkın Kuralları

 

Her eve bir bilgisayar girdiğinden beri, kadın ve erkekler birbirleriyle tanışmak için interneti kullanıyor. Peki, internette nasıl flört ediliyor?

Son zamanlarda sosyalleşme amaçlı siteler oldukça çoğaldı. Artık sadece ülkeler içinde değil, ülkeler arası hatta kıtalar arası bir iletişim söz konusu. Evinizde monitörün karşısına oturduğunuz zaman, İspanyadaki biriyle tanışabiliyorsunuz.

Sosyal networkler çığ gibi büyüyor ve doğal olarak bir çeşit sanal iletişim yasası doğuyor. Siz de online flört oyununa katılmak istiyorsanız, öğrenmeniz gereken birkaç kural var.

Online kaynakları kullanın!

Size sosyalleşme imkanı sunan siteler, belki fark etmediniz ama aslında bir sanat sayılır. Neredeyse herkesin MySpace, Facebook gibi sitelerde bir profili vardır. Bu siteler sizin birbirinize şarkı gönderebilmenizi, hızlı mesajlar bırakmanızı ve linkler yollayabilmenizi sağlar. Siz de bu olanaklardan faydalanın. Hoşlandığınız kişinin profilini inceleyin ve onun hoşuna gidebileceğini düşündüğünüz şarkı ve linkleri yollayın. Bu sayede onun dikkatini çekmeyi başarabilirsiniz.

Sanal dünyada flört etmenin en güzel yanlarından biri de şudur; gerçek hayatta birine çok kötü bir şey söylediğinizde, bunu telafi etmeniz hiç kolay olmaz. İlişkinize sürülmüş bir leke gibi o söz orada asılır kalır ve telafi etmek için çok uğraşmanız gerekir. Fakat online ilişkilerde durum daha farklıdır, diyelim ki flörtünüze çok kızdınız ve gece çok kötü bir mesaj bıraktınız. Sabah kalktığınızda ise pişman oldunuz. Bu durumda tek yapmanız gereken siteye gidip mesajı silmek!

Zaman avantajını kullanın!

Çok şükür ki internet, bir şeyi söylemeden önce düşünme imkanını sunuyor. Ne zaman ki konuşma bir yerde tıkandı, ya da bir konuda fikir belirtmeniz gerekiyor, ne söyleyeceğinize karar vermek için zamanınız var. Eğer riskli bir durumdaysanız, daha önceki konuşmalarınızı gözden geçirin. Paniğe kapılıp saçmalamaya gerek yok, geçmiş konuşmalara bakın ve ne söyleyeceğinize karar verin.

Bu sayede verilmeye çalışan gizli mesajları da atlamamış olursunuz, imalı bir soruyla karşılaştığınızda düşünme hakkınızı kullanın, cevabın neden geciktiği sorulursa da kahve almaya gittiğinizi söylersiniz.

Sürekli iletişimde olmayın!

Şüphesiz çevrimiçi ilişkilerde en sık rastlanan şey, gelen mesajlara anında cevap verme eğilimidir. Fakat verimli bir ilişki istiyorsanız, bu tür eğilimlerden kaçınmalısınız. Karşılıklı konuşma imkanı sağlayan programlar yerine, e-mail ve ya kısa mesajlar bırakabileceğiniz programları kullanırsanız, hem kendinizi fazla kaptırmamış olursunuz, hem de karşı tarafa bağımsızlığı sevdiğiniz izlenimini veririsiniz. Ne de olsa bu internet, kendinizi istediğiniz gibi kabul ettirebilirisiniz.


Yorum Ekle
 
 Bu Erkeklerle Çıkılmaz

 

Modern zamanların ilişkiler kitabında “date” (buluşma) diye bir kavram var uzun zamandır. Hafif ve eğlenceli geçmesi beklenen bu buluşmalar bazen insanın yüzüne gözüne bulaşıyor. Bazen de tarifsiz sıkıntılara yol açıyor. Acaba bu durumun sorumlusu genellikle buluşmayı doğru dürüst bilmeyen erkekler mi?

Konuya girmeden önce buluşma adabından söz edelim isterseniz biraz… Batı dünyasında çok yaygın olan buluşmanın temel amacı birbirini beğenen kadın ve erkeklerin karşı tarafı yakından tanıması. Diyelim ki bir partide, bir kafede ya da yolculukta tanışır kadın ve erkek. Aralarında karşılıklı bir çekim olmuşsa telefon numaralarını isterler. Ardından biri diğerini (genellikle erkek kadını, ama kadınların ilk adımı atması da dert değildir) arar ve bir yerlere davet eder.

Bu arada hiç tanımadığınız birini pazartesi günü arayıp salı günü için randevu isteyemezsiniz. Bu büyük bir kabalık sayılır, en az birkaç gün öncesinden aramalısınız. Davetin illa ki akşam yemeği randevusu olması da gerekmez. Onu konsere, spor karşılaşmasına, tiyatro galasına, parkta yürümeye ya da bir resim sergisi açılışına bile davet edebilirsiniz. Hatta ilginç programlar yapmak daha fazla puan kazandırır.

Karşı taraf programını gözden geçirir, o tarihte boşsa bir buluşma için sözleşilir. Uygun değilse ama yine de sizinle görüşmek istiyorsa, hemen alternatif bir program önerir. Eğer sahiden gönlü yoksa ve yan çizmeye başladığını hissediyorsanız da lafı fazla uzatmadan kibarca bağlarsınız. Israrcı olmazsınız ve bunu bir gurur meselesi haline getirip aşırı kişiselleştirmezsiniz. Demek ki işaretleri yanlış yorumlamışsınız. Eee, ne var bunda? Siz de denizdeki diğer balıkların peşine düşersiniz.

İşler yolunda giderse ve hoşlandığınız insanla buluşmayı başarırsanız, kendinizi doğru ifade etmeye çalışırsınız. Ortak noktalarınızı bulursunuz, o insanla rahat edip edemediğinize ve iyi vakit geçirip geçirmediğinize dikkat ederseniz. Her iki taraf da buluşmadan zevk aldıysa ve sıkılmadılarsa birbirleriyle görüşmeye devam ederler… Uygar dünyanın ideal buluşma ritüelleri aşağı yukarı böyledir. Ancak bu işler bizim memlekette biraz sarpa sarıyor. Ağız tadıyla basit ve sade bir buluşma pek gerçekleşmiyor nedense. Kadınların ortak kanısıysa Türk erkeklerinin buluşmayı bilmediği yönünde.

İşte, buluşmaları sıkıntıya hatta kabusa döndüren senaryolar:

Erkek buluşmak için gereğinden fazla ısrar ediyor. Hatta yalvar yakar oluyor. “Hayır”ı cevap olarak kabul etmiyor. Sırf kurtulmak için “Evet” diyorsunuz ve gece boyunca sıkıntıdan patlıyorsunuz.

Siz de onunla buluşmak istediniz, ancak gördünüz ki adamın elle tutulur bir tarafı yok. Kabalığını sergilemekten adeta zevk alıyor. Garsonlara kötü davranıyor, hesabın yüksekliğinden şikayet ediyor. Gece boyunca cep telefonuyla konuşuyor. Sofra adabı da felaket. Çok pişmansınız.

Buluşma boyunca sizi konuşturmuyor. Soru sormuyor ve sizi hiç merak etmiyor. Sürekli eski sevgililerini kötülüyor, kötü esprilerine gülmediğiniz için bozuluyor. Espri yapmadığı zaman da ya başka insanların başarılarına çamur atmakla ya da kendini övmekle meşgul. Sanki sessizlik yeminini yıllar sonra bozmuş gibi anlatıyor. Esnemenizi görmezden geliyor.

Gece boyunca gözlerinizi dekoltenizden ayırmıyor. Konuşurken göz teması kurmak yerine göğüslerinize konuşuyor. Sürekli etraftaki diğer kadınları kesiyor ve haklarında edepsiz yorumlar yapıyor. Kendini dayanılmaz derecede çekici buluyor. Masum bir iyi geceler öpücüğüyle yetinmeyeceği çok açık. Sizi yatağa attıktan sonra ertesi gece nasıl başından def edeceğinin hesaplarını yapıyor şimdiden.

Buluşmaya 16 yaşındaki oğlunu da getiriyor. Halbuki o yaşta bir çocuğu olduğunu bilmiyordunuz bile! Eski karısının nasıl bir canavar olduğunu anlatıp duruyor. Oğlanla nasıl iletişim kuracağınızı bilemiyorsunuz. Çocuk tuvalete gittiğinde de, “Oğlan duymasın ama bunun annesi beni ketenpereye getirdi. Aslında çocuk sahibi olmayı hiç istemedim” diyor.

Buluşmaya en pahalı saati ve üzerine boca ettiği pahalı erkek parfümüyle geliyor. Sözü ikide bir pahalı spor arabasına getiriyor. Gittiği tatilde kaldığı otelin ne kadar lüks olduğunu anlata anlata bitiremiyor. Size gösteriş yapmak için en pahalı şarabı açtırıyor ama geri gönderiyor. Oysa konuşurken göz teması kurmaktan bile aciz. Daha da fenası Blackberry’sini kurcalayıp duruyor.

Sanki bin yıllık karısıymışsınız gibi her şeyinize karışıyor. Durmadan bir şeylere müdahale ediyor: “Bu elbiseyle üşümüyor musun?”, “Bu kadar şarap içmesen diyorum, başın ağrıyacak”, “Dikkatimi çekti de, makarnanın üstüne tatlı ısmarladın. Şişmanlamaktan korkmuyor musun?” Bir yandan da sizinle ilgili gelecek planları yapıyor: “Sence nasıl bir anne olursun?”

Durmadan iltifat ediyor. Durmadan sizi övüyor. Sizinle karşılaştığı için ne kadar mutlu olduğunu söyleyip duruyor. Aşırı duygusal ve size aşık olduğunu sanıyor. Bakışları baygınlaşıyor, evlenme teklifi etmesi an meselesi. Korkuyorsunuz. Alkole hiç dayanıklı olmadığını da keşfediyorsunuz, gözünüzün önünde pelteleşiyor.

Saçları yağlı. Tırnakları kirli. Pantolonu ütüsüz. Gömleği lekeli. Ayakkabıları boyasız. Üstelik durmadan sızlanıyor ve hemen hemen her şeyden şikayet ediyor. Kendisiyle ilgili en mahrem detayları anlatıyor. Anlattıklarından rahatsız olduğunuzu anlamak bir yana, sizin hayatınızdaki özel detayları da bilmek istiyor. Hâlâ annesiyle yaşıyor, hesabı ödemeye parası çıkışmıyor.

Masaya oturduğunuz andan itibaren sizi eleştirmeye başlıyor. Hep tek kaşı havaya kalkık bir vaziyette dinliyor, her an hesap soracak gibi duruyor. Söylediğiniz her şeye karşı çıkıyor. Küçücük bir fikir alışverişini bile tartışmaya dönüştürüyor. Bazen de espri yapma zahmetine bile katlanmadan açık açık alay ediyor. Ses tonunu kontrol edemiyor. Sadece sizinle değil, sudan sebeplerle garsonlarla da tartışıyor. Sayesinde havadaki gerilim bıçakla kesilecek kadar yoğunlaşıyor.

Diyelim ki sizin başınıza yukarıdaki felaket senaryolarından hiçbiri gelmedi. İşler fevkalade yolunda gitti. Hem birlikte iyi vakit geçirdiniz, hem de belli bir çekim hissettiniz. Hatta ikinci buluşmayı iple çeker oldunuz. Yine de “buluşma dünyası”nda rahata erdiğiniz anlamına gelmiyor bu küçük mutluluklar. Kafanızda bin türlü soru dolaşmaya başlıyor bu sefer de: “Acaba o da benden hoşlandı mı?”, “Beni bir daha arayacak mı?”, “Benden başkalarıyla da görüşüyor mu?”, “Beklentileri benimkilerle aynı mı?”, “Belli bir strateji kurmak zorunda mıyım, yoksa kendim gibi mi davranmalıyım?”, “Onu tanıdıkça da hoşlanmaya devam edecek miyim?”, “Fazla mükemmel görünüyor. Acaba yakında hangi arızaları serilecek ortaya?” vesaire, vesaire… Hepimizin çok iyi bildiği gibi bu soruların ve sorgulamaların sonu bir türlü gelmiyor…

İnsanların birbirlerini tanımaya çalıştıkları bir süreç olan buluşmayı “kaçan kovalanır” şeklinde stresli bir av-avcı ilişkisine dönüştürmek eğlencenin bütün tadını kaçırıyor. Eğer buluşmayı bilmeyen biriyle buluşma hatasını işlediyseniz, kendinize eziyet etmeyin. Ona buluşma adabını öğretmeye de kalkmayın. Bir ilişkiye balıklama atlamak istemediğinizi, bağımsızlığınızı ve hayatınızı sevdiğinizi ve bazı şeyleri zamana bırakmaktan kimseye bir zarar gelmediğini siz biliyorsunuz ya, yeter… Karşınızdaki bilmiyorsa da nefesinizi boşuna tüketmeyin. Bırakın onu vakti ve sabrı çok olan kadınlar adam etmeye çalışsın. Siz eğlenmeye ve hayatın tadını çıkarmaya bakın.

Çünkü 30 yaşını geçmiş ama hâlâ yalnız bir kadın olmanız, eğlenmekten vazgeçtiğiniz, “Sinek kadar kocam olsun, başımda bulunsun” şiarıyla her erkeğe potansiyel koca gözüyle baktığınız, henüz doğmamış çocuğunuza baba aradığınız, çaresiz olduğunuz ve bu yüzden standartlarınızı düşüreceğiniz anlamına gelmez.

Unutmayın birlikte her zaman çok iyi vakit geçireceğiniz biri var. Hayatınızın her anında yanınızda olan, sizi çok iyi tanıyan, nazik, sevgi dolu, akıllı ve değerli biri. Bizzat kendiniz…


Yorum Ekle
 
 Söylemek Istediğini Yüzünden Anlayın!

 

Sevgilinizin iç dünyasını anında okuyabilmeniz için, yüz ifadesiyle ilgili 6 ipucunu açıklıyoruz…

Sevgiliniz sizinle çok rahat olsa da, her şeyi konuşabiliyor olsanız da, duygularını paylaşmak onun için hiç kolay olmayabilir.

Ağzından alamadığınız cevapları vücut dilini okumayı başarırsanız, yüzünden kolayca alabilirsiniz. Yüz vücudun en konuşkan parçasıdır, çünkü yüzdeki kaslar direk beyinle bağlantılıdır.

Biraz mesafeye ihtiyacı var
Hassas bir konu açmışsınızdır veya bir şeyden rahtsız olmuştur. Belki de iş günü pekiyi geçmediği için canı sıkkındır. Sebep ne olursa olsun belli ki bir şey var: eğer sevgiliniz başını sağa veya sola çevirip sizinle profilden konuşuyorsa, sohbet modunda değildir. Bu hareketi aranızda bir bariyer inşa etmek için kullanıyor demektir.

Ne yapmalısınız?
Soğuk duruşunun sizinle hiçbir alakası olmayabilir ama mutlaka onu rahatsız eden bir şey olmuştur ve yalnız kalma istiyordur. Üzerine yürümek, yardım teklifinde bulunmak daha yersiz olur ve canını daha çok sıkar. Bu durumlarda yapabileceğiniz tek şey onu yalnız bırakmaktır. Ona düşünmesi için yeterli zamanı vermeniz çok önemli.

Yüzündeki ifadenin değiştiğini gördüğünüzde, geçen gün, ya da az önce ne olmuştu diye sorup sessizliği bozabilirsiniz. Anlatmak istemiyorsa kesinlikle zorlamayın. Can sıkıntısının sizinle ilgili olduğuna dair kesin ipuçları vermediği sürece, üzerine gitmenize gerek yok!

Soyunmak istiyor
Bir partide veya bir barda birlikteyken gözleri sizin gözlerinizle karşılaştığında, gözlerini hafifçe yumup uykulu gibi bakıyorsa size, kesin yatağa girmek için can atıyordur.

Güçlü bir cinsel istek duyduklarında insanların uykulu bir ruh haline girdikleri saptandı.

Ne yapmalısınız?
Sizin için can attığını biliyorsunuz, üstelik bunu kanıtını bir de kalabalık bir ortamda aldınız. Yapmanız gereken tek şey, ufak bir ön sevişme oyunu oynamak. (Zaten o ortamda yapabileceğiniz tek şey de bu.) Kulağına yanaşıp eve gelir gelmez onunla yapmak istediğiniz şeyleri anlatın. Bunları yaptıktan sonra, arkadaşlarınızın yanına dönüp hiçbir şey olmamış gibi eğlenmeye devam edin. Bekleyiş heyecanını daha da arttıracaktır.

Size söylemek istediği bir şey var
Sevgilinize konuşurken arada sırada onun dudağını büktüğünü ya da birkaç kez açıp kapadığını görüyorsanız, emin olun sizinle bir şey konuşmak istiyordur. Bu durum size bir şeyler söylemek istediğinin ama doğru kelimeleri bulamadığının işaretidir.

Birisi bir şey söylemek istediğinde beyin dudaklara sinyal gönderir. Yani kelimeler gecikse bile, dudakları oynar.

Ne yapmalısınız?
Sizinle konuşmak istediğini fark edip, sizinle konuşması için onu zorlarsanız, geri adım atacaktır. Sabırsızlık her zaman olduğu gibi, bu durumda da işe yaramaz. Ona zaman tanıyın, düşüncelerini toparlayıp nasıl olsa sizinle konuşacaktır.

Yarım saat içinde baklayı ağzından hala çıkarmadıysa, üzerine varmayın, konuyu değiştirin. Onu daha rahat bir durumda bulduğunuzda konuyu tekrar açabilirsiniz. Üstelik sizin bu rahat tavrınız onu rahatlatacak ve daha kolay konuşmasını sağlayacaktır.

Sizden bir şey saklıyor
Sevgiliniz cümlelerin ortasında aniden duruyor ise veya dilini sık sık kapalı dudakları üzerinden geçiriyorsa, emin olun ki kendi kendine sansür uyguluyordur.

Bu refleks kendi kendini durdurmaya çalışan ve söylediklerine aşırı dikkat eden kişilere aittir. Yani sevgiliniz ağzından bir şey kaçırmaktan korkarsa böyle davranır.

Ne yapmalısınız?
Onu ne pahasına olursa olsun konuşturmak için çaba göstermeden önce, şunu hatırlayın; saklamak istediği şey olumlu da olabilir (sürpriz bir parti gibi), Sizden bazı şeyleri saklamak istemesi problem değil. Belki partnerinizin sakladığı olay gerçekten sizi ilgilendirmiyordur. Sizi üzmek ya da endişelendirmek istemiyordur. Bu durumda konuşması için bastırmanızın bir alemi yok!


Yorum Ekle
 
 Erkekler Neleri Kafaya Takar

 

Erkeklerin seks dışında da kafalarını kurcalayan bir yığın şey var. Neler mi?

İşte size erkeklerin neyi önemseyip neyi önemsemediklerine dair bazı ipuçları!

Arkadaşlarınızın onun hakkındaki düşünceleri!
Onları en çıok korkutan şey arkadaşlarınızla tanışmak. Çünkü arkadaşlarınızın onu sevmesini ve düzgün biri olduğunu düşünmelerini ister.

Sevgiliniz sizi gerçekten önemsiyorsa arkadaşlarınızın yanında olduğundan farklı görünüp rol yapmayacaktır. Bu şekilde doğal davranırsa ilişkinizde geleceğe yatırım yaptığını düşünebilirsiniz.

Ayakkabılarınızın rahatlığı!
Bir erkek sadece ayakkabılarınıza bakarak bile gecenizin nasıl geçeceğini tahmin edebilir. Yüksek topuklu ve sivri burunlu bir ayakkabı giydiğiinizde gece boyunca oturduğunuz yerden kalkamayacağınız anlamına gelir.

Eğer biraz kısa olmayı göze alıp, düz bir ayakkabı giyerseniz; dans edebilir, karaoke yapabilir hatta bir bara gidip geç saatlere kadar takılmaya hazırsınız diye düşünür. Rahat ayakkabılar giyin ki ilişkilerinizde adımlarınızı sağlam atın.

Aldığı çiçeklerin solması!
Bir erkeğin size çiçek vermesinin nedeni; yaşadığınız ilişkide duyduğu heyecanı sizinle de paylaşmak istemesidir.

Çiçekler; sevgiliniz yanınızda olmadığında, salonunuzda veya evinizin baş köşesine onu temsil eder. Eğer o çiçeklere iyi bakmazsanız, ilişkinize olan inancınızı yitirdiğinizi düşünebilir.

Doğum günleri!
Sevgilinize doğum gününde dünyaları almanız gerçekten çok ince olduğunuzu gösterir. Ama aslında erkekler o gün özel hiç bir şey yapmak istemezler. O güne özel hiç bir plan yapmayın. Ama isterse eğlenmeye de hazır olun.


Yorum Ekle
 
 Kadın Ve Erkeğin Tehlikeli Virajları!

 

Kadın ve erkeğin hormonal farklılıkları onları bir araya getirdiği gibi, birbirinden uzaklaştıran tuzak ve virajlarla dolu. İşte evlilik gemisini batıran nedenler…

Kadını mutsuz eden nedir? Erkeğe taht kuran kadınlar…

Evliliği sağlam temellere oturtmak için kadınla erkeğin birbirlerinin özlerini anlaması şart. Sevgi, özveri ve farkındalık isteyen evlilikte erkekle kadının dünyasına Prof. Dr. Nevzat Tarhan ışık tuttu. Kadınlar ne ister? Asırlar sürecek bir yazı dizisi olurdu herhalde. Kadınlar kadar karmaşık yapıya sahip olmayan erkekler de bu dizinin ana kahramanı… ‘Ana’ ve ‘töre’ aslında hayatımızın mihenk noktaları. Evlilikler parmak izi gibi çiftlere göre farklılık gösterseler de belli kurallar ve karakterler var başrollerde. İnsanı çözebilmek beynin tamamını anlayabilmekten geçiyor ki, o da henüz bilim insanlarınca aşılamadı. Bize kalan varolanı anlayabilmek. Erkekleri yetiştiren, onlara iyi ya da kötü baba, eş, evlat rollerini biçen de yine kadın.

KADINI MUTSUZ EDEN KENDİSİDİR

Sizce kadını en çok ne mutsuz eder?

İnsanoğlu sorunlarını çözümlemede mucize aramaya çok yatkındır. Kolay ve zahmetsiz çareleri çok sever. Meselenin sorumluluğunu kendi dışında bir sebebe bağlar. Mesela “büyü” der, “nazar” der, “sihir” der ve mesuliyetten kaçar. Bilhassa mutsuz olan kadınlar sorunu ekonomik problemler, eşinin anlayışsızlığı ve sevgisizliği gibi sebeplerde ararlar. Böylece hiçbir şey yapmamak için iyi bir özre sahip olurlar. Ancak bir insan kendini tanımayı başardıkça kendisine yardım edecek böylece başı daha dik duracak, daha güçlü ve mutlu olacaktır.

Kadınlar neden erkeklerden şikayet eder?

Bunun arka planında erkeklerin kendilerini beğenmesine olan ihtiyaçları yatar. Kadın erkeği değiştirmek için hep yakınır. Oysa sızlanmak yerine plan yapıp adımlar atsa daha kolay bir dönüşüm olduğunu görecektir. n Erkeğe bağlanarak kişilik kazanan kadın modelleri var.

Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir kadın tarafından düşünülmek ve onun tarafından değer görmek erkek için hoş bir durumdur. Fakat bu tek taraflı işlerse bir müddet sonra erkek karısını yetersiz görmeye başlar. Kadın bir erkeğe bağlanarak değil, erkeğin eksiklerini tamamlayarak sevilir ve önem kazanır. Ama erkeğin de kendi eksiklerini tamamlamasına fırsat vermesi şartıyla. Kadın eşine bağlanarak şahsiyet kazanmak yerine kendisi olarak, kendisini geliştirerek, sosyal ve eğitici bir rol üstlenerek kalıcı bir yer edinir. Çünkü bağlanmak kolaycılıktır. Zor olan çaba sarfetmektir. Bu hem kendisini iyi hissetmesi hem de evliliğinin geleceği için faydalıdır.

ERKEĞE EVDE TAHT KURANLAR

Erkeğinin sözünden çıkmayan eşlerin psikolojini yorumlar mısınız?

Hayattan korkan, özgüveni eksik kadınlar eşlerinin her dediğine evet derler. Duygularını bastırırlar. Kendi kişilik sınırlarını yok sayarlar. Sabırlı olmayı, içine kapanık olmak olarak algılarlar ve ruh sağlıkları bozulur. Erkekde hep almaya alıştığı için bencilleşir. Eşinin duygularını önemsememeye başlar. Başka arayışlara yönelir. Eşinin haklı ve mantıklı isteklerine karşı kendi fikrini söyleyebilmesi kadının benlik saygısını artırır.

Evlilik gemisini ne batırır?

Beklentiyi yüksek tutmak. Herkesin çok başarılı olduğu bir aileden gelen veya mükemmeliyet duygusu yüksek bir kadın eşinin eksiklerine odaklanır. Sürekli onun başarısızlıklarını vurguladığından eşinin evi sığınak gibi görmesini engeller. Dürüst, çalışkan, şefkatli yönlerini göz ardı eder parasının azlığından yakınır. Birçok evlilik bu yüzden yıkılmıştır. Erkekte güvensizlik ve yetersizlik, suçluluk duyguları oluşturan, tatmin edilemeyen kadın geçimsiz olarak bilinir. Böyle bir zor kişilikte biriyle yaşayan erkeğin evlilik gemisini yürütmesi büyük beceri gerektirir.

EŞiM BENi ANLAMIYOR YAKINMASI

Ego ve kadın ürkütücü oluyor yan yana gelince ama, soruyoruz Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a, kadının ego doyumunu ne artırır? Kadınlar en çok erkeklerin onları dinlemediği ve anlamadığından yakınır. Kadının ilişkideki önceliği paylaşmak ve yakınlık hissetmektir. Erkeğin ise yetenekli, yeterli ve güçlü olduğunu hissetmesidir.

Erkekler doyumu başarıda bulurken, kadınlar paylaşma, değer verilme ve önemsemede yaşarlar. Bir kadın eşinin gelişmesine yardımcı olmayı, eksiklerini gidermeyi görev bilir, bunun için çalışır. Bu doğaldır. Kadın böylece eşini koruduğunu düşünür. Erkek ise karısını kendisinin yönettiğini düşünmeye başlar. Yeterli olduğunu kanıtlama çabasındaki erkeğe kadın yardım önerdiğinde erkek yetersiz algılandığını zanneder. Kadın, erkek istemeden öneride bulunursa bu erkekte güçsüzlük duygusu uyandırır. Bir kadın erkeğe kendisini iyi ve yeterli hissettirir, ‘kontrol bende’ duygusunu yaşatırsa o erkeğe çok şey yaptırabilir.


Yorum Ekle
 
 Sizi Neden Aldattı?

 

Aldatıldınız mı? İşte karşınızdakine sormak istediğiniz soruların muhtemel yanıtları..

Başka bir kadınla ilişkiye girmeye karar verdiğinde bunu kendine nasıl açıkladın?
Erkekler de kadınlar gibi duygusal dünyalarında olup biten şeyleri arkadaşlarıyla konuşma, paylaşma isteği duyar. Fakat karşı cinsler arasında kurulan arkadaşlıkların bir sınır çizgisi vardır her zaman. Erkekler aşk hayatlarında yaşadıkları problemlerini karşı cinsten bir arkadaşlarıyla paylaştıklarında onlara zayıf bir yanlarını göstermiş olurlar. O insani duygusal olarak yakınlaştıklarını hissederlerse de işi cinsellik boyutuna taşımaya meyillidirler.

Aynı şey kadınlar için de geçerlidir. Bir kadın karşı cinsten bir arkadaşına ilişkisinde yaşadığı problemleri anlattığında kendisinin mutsuz olduğunu ve bir anlamda yeni bir ilişkiye açık olabileceğini de belirtiyor olabilir.

Yanlış olduğunu bile bile neden bu kadar uzun sürdü?
Uzun süreli bir ilişkideki durağanlığın aksine yasak aşkların taraflara yaşattığı heyecan ve tutku seneler boyu sürebilir. Bu bağlamda eşlerini aldatanlar sevgililerine adeta bağımlı olduklarını söylemek mümkün. ‘Diğerini’ ne kadar itmeye çalışsalar da her defasında adeta bir mıknatıs gibi yasak ilişkilerine doğru çekilirler.

Yasak ilişki nasıl başladı?
Yasak bir ilişkiyi başlatan neden çoğu zaman o ilişkinin devam etmesine yol açan nedenden farklıdır. İlişki bir cinsel çekim yüzünden başlamış olabilir fakat uzun sürmesinin nedeni tarafların duygusal bir şeyler paylaşmaya başlamalarıdır. Ya da bunun tam tersi iki insanın birbirine hissettiği yoğun duygularla başlayan bir ilişki daha sonra sadece cinselliğin yaşandığı bir formata da dönebilir.

Onunla ilk kez seviştikten sonra kendini suçlu hissettin mi?
Bazıları eşlerini aldatmaktan dolayı hiç suçluluk hissetmez. Bazıları da eşlerinin dışında başka bir kadınla seviştikten sonra kendilerini suçlu hissedebilir. Fakat bu suçluluk duygusu onları bu ‘günahı’ tekrar etmekten alıkoymaz.

Bazı erkekler yaptıkları şeyden o kadar büyük bir utanç duyar ki eşlerini aldattığı kadınla ilk fırsatta tekrar beraber olarak seksten aldıkları doyum hissini yaşayarak suçluluk duygusundan kaçmak ister. Yasak aşk yaşayan erkeklerin bir kısmı ‘kimseye herhangi bir zarar vermiyor’ mantığıyla hareket ederek yaptıkları şeyi bir mantığa oturtmaya çalışır.

Böyle bir şey yaşarken hiç beni düşündün mü?
Aldatan eş eşini düşünse zaten böyle yasak bir ilişkiye girmez bunu unutmamak lazım. Aldatmak aldatılan değil aldatanın gerçekleştirdiği bir eylemdir. Fakat aldatılan eşler genelde aldatan kocalarının bu işi yaparken direk kendilerini hedef aldığını düşünür ve bu yasak ilişkiyi öğrendikleri zaman kocalarına ‘Bunu bana neden yaptın?’ diye sorarlar. Fakat asıl konu şudur ki aldatan erkekler başka bir kadınla beraber olmaya karar verdikten sonra eşlerini zaten düşünmezler.

Ona evliliğimiz hakkında neler anlattın?
Bu soru erkeğin evliliğine olan bağlılığını sorgularken aynı zamanda da eşin yaşadığı yasak ilişkinin duygusal boyutunu irdeler. Aldatan erkeklerin bazıları sevgililerine eşlerinin olumlu yanlarını anlatır. Bazıları ise eşlerinin soğuk ve mesafeli olduğunu söyler. Eğer eşinizi aldatıyorsanız evliliğinizle ilgili olarak sevgilinize anlattığınız şeyleri eşinize de anlatmanız gerekir. Böylelikle eşinizle olan problemleri karşılıklı konuşup tartışma olanağı bulabilirsiniz.


Yorum Ekle
 
 Bir Kadını 8 Adımda Etkileme Yolu

 

Kadınlar gerçekten ne ister? Nasıl sizi görmesini sağlar ve onu etkilersiniz? İlk olarak dikkat etmeniz gereken şey; nefesinizin taze olması, parfümünüzün güzel kokması..

1. adım
Yaşamını, tutkularını anlatmasını ve kendinden bahsetmesini isteyin. Anlattıklarını ilgiyle dinleyin. Her kadın uzun süre kendisiyle ilgili anlattıklarını dinleyen bir kadın ister. Zaman zaman anlatacağınız heyecanlı hikayelerinizle onu kendinize bağlayın.

2. adım
Düzgün giyinin. Sadece kadınların iyi giyinmesi gerektiği söylentisine aldırmayın. Kadınlar aksesuarı sever ve erkekler de onlar için bir aksesuardır. Diğer kadınlar size bakarak onun seçimini yargılarlar. Temiz, güzel kokan, iyi giyinmiş bir erkekle birlikte olmak onlar için gerçek bir ödüldür.

3. adım
Göz teması kurun. Çok fazla gözlerine bakın ve dostça gülümseyin. Şehvetli bakmayın.

4. adım
Centilmen olun. Kibarlığın öldüğü bir söylenti değil mi? Kapıları kendisine açan, oturmadan önce ona yer veren her erkeği tüm kadınlar sever.

5. adım
Dans etmeyi öğrenin. Kadınları en çok etkileyen şeylerden biridir. Hepsi etrafınızda toplanır.

6. adım
İtici olmayan bir şekilde komik olun. Espri sanatınızı geliştirin.

7. adım
Kompliman yapın. Onun saatini, ayakkabısını veya dikkatinizi çeken herhangi bir eşyasını farkettiğinizi gösteren sözler söyleyin. Kadınlar evden çıkmadan önce elbiselerini 6 kez değiştirir. En yapılan seçim karşımızdakine hoş görünmek içindir. Ona giydiklerini beğendiğinizi gösterin.

8. adım
Kadınlar için bir erkeği etkilemek, etkilenmesi kadar zor değildir. Eğer ona söylediğiniz gibi gerçekten ondan hoşlanıyorsanız büyük bir şey yapmanıza gerek yok. Sadece onu düşündüğünüzü bilmesine izin verin.

Tavsiye ve uyarılar

Ona ya da başka bir kadına dik dik bakmayın.
Etrafında dolaşmayın. Elinizin altında tutma tekniği çok sıkıcıdır. Zaman zaman takip ettiğinizi belirten bakışlar daha çekicidir.


Yorum Ekle
 
 Erkeklerin Nefret Ettiği Kadınlar

 

Erkekler kadınlara aşıktır. Kadınlara ulaşmanın yolu güzel görünmeye, iyi kokmaya ve güzel konuşmaya çalışmaktan geçer. Ancak henüz erkekler kadınlarla birlikte ve onlarsız yaşamayı başaramadı.. Çünkü erkeklere göre kadınlar hem mükemmeller hem de değiller..

Erkeklerin nefret ettikleri 10 kadın davranışı..

1. Seksi silah olarak kullananlar
İlişkilerde çoğu kadın kendi üstünlüklerini kurmak için erkeklerin seks isteklerine duyarsız kalır. Bu cesur davranış kendi aralarında alkışlanırken, erkeklere göre basit gibi görünen bu insan ihtiyacından kadınların gerçekten vazgeçebileceklerini düşünmemeleri gerekiyor.

2. Vır vır konuşanlar
Çoğu kadın konuşmayı sever ve eğer bir erkek onlara bir fırsat verirse susmak bilmeyebilir. Bu erkeklerin kadınların ne söylediklerine dikkat etmeyecekleri anlamına gelmez sadece erkekler her detayı duymak istemiyor.

3. Bayılıncaya kadar alış veriş yapanlar
Alış veriş zamanı geldiğinde, çoğu kadın için bir gün yetmez. Vitrinlere bakmak, tek tek incelemek ve fiyatları bilmek isterler. Bir ayakkabı ve giysi mağazasında yeme, içme ve diğer sorumlulukları düşünmeden saatler harcayabilirler. Erkeklere göre en kötüsü onunla dolaşmasını istemesi.. Mağaza mağaza, amaçsızca, her kıyafete ve ayakkabıya bakarak gerektiğinde büyük paralar ödemekten sıkılıyorlar.

4. Aşırı duygusallaşanlar
Herşeye ağlamak. Acıklı ya da mutlu bir filme, kırılan bir tırnağa ya da kötü kesilen saça. Erkeklere göre daha kötüsü onlardan bu duygusallıklarını gidermelerini beklemeleri. Kadınlar bu tür durumlarda erkeklerin omuzunda ağlamak isterken, diğer taraftan onu rahatlatan şeyler söylemenizi beklerler.
Erkekler bir kadını rahatlatacak şeyi henüz bilmiyorlar. Onlara söyledikleri şey çok iyi gelebilir veya onları incitebilir. Erkekler her dakika omuzlarını ıslatan bir kadın istemiyor.

5. Kişisel alanlara saldıranlar
Kadınların erkeklerin kişisel eşyalarını karıştırmak gibi içgüdüsel tiki vardır. İlişkisinin ya da evliliğinin uzun sürmesini isteyen kadınlar bir gümrük görevlisi gibi herşeyinizi alt üst edebilir. Bu tür davranıştan aslında kadınlar da erkekler kadar nefret eder. Saçlarını ne kadar kestirdiklerinin ya da başka yerlere ne kadar harcadıklarının bilinmesini istemezler.

6. Gizemli, araştırarak konuşanlar
‘Ne düşünüyorsun’ sorusu kadınların erkeğin aşkını anlamalarına yardımcı olan bir soru haline geldi. Erkekler belirsiz, teorik soruların yanıtlarını onların istedikleri doğrultuda vermeye çalışmaktan nefret ediyor. Erkekler eğer gerçekten ruh eşi olduklarına inanırlarsa, cevapları hemen veriyorlar.

7. Zayıf ve muhtaç olanlar
Bazı kadınlar kıymetli hissetmek, erkeklerinin onları el üstünde tutmasını, şımartmasını ve ne kadar özel olduklarının söylenmesini, etraflarında moral ve destek için pervane olmasını isterler. Erkeklere göre bu noktada bir tezat var. Flört sırasında kadınlar ne kadar özgür olduklarını erkeklere göstermek isterken, aşık olduklarında savunmasız hale gelebiliyorlar. Erkekler ise, dayanıklı ve sağlam kadınlarla birlikte olmak, en azından kendi iç dünyalarıyla barışık olanları tercih ediyorlar.

8. Kıskançlar
Çoğu kadın sevgilisinden ya da erkeklerden başka bir kadının adını duymaktan hoşlanmaz. Erkekler neden kadınların buna aşırı tepki gösterdiklerini çoğu zaman anlayamaz. Eğer erkekten şüphelenmesini gerektirecek bir davranış varsa, paranoyasında haklıdır. Boş yere olan size olan güvensizliğinin bedelini erkekler ağır ödememeleri gerektiğini düşünüyor.

9. Diğer kadınları çekemeyenler
Neden bir kadın zengin bir kadını övücü sözler söylemez? Kilodan saç şekline kadar her konuda titiz oldukları halde, çoğu kadın hemcinsinin zenginliğini kıskanır. Erkeklerin de bu tür şeyler söylemesini istemezler. Erkekler de zaten gerekmedikçe söylemezler ancak her söylediklerinin ve yaptıklarının eleştirilmesini, krize dönüşmesini istemiyorlar.

10. Olmadığı halde erdemli görünenler
Çoğu kadın erkeklerden daha erdemli olduğunu göstermeye gayret eder. Erkekler kadınların göründükleri kadar saf ve masum olmadıklarını, her insanın hatalarının olabileceğini düşünüyor. Erkeklere göre kadınlar istedikleri gibi bir erkek bulmak için, onların kendileri gibi olmalarına izin vermeli.


Yorum Ekle
 
 İlk Buluşmada Sormanız Gereken 5 Soru

 

1. En çok izlemeyi sevdiğin favori TV programı, film, tiyatro oyunu ya da müzik türü ne?
Bu soru onun duygusal yönü, dünyaya bakış açısı hakkında size bilgi verir. İzledikleriniz ile dinledikleriniz arasında benzerlik ya da farklılık olup olmadığını anlamaya, dünyaya aynı pencereden bakıp bakmadığınızı anlamaya çalışın.

2. Yaptığın işi seviyor musun?
“Ne iş yapıyorsun?” gibi üstü örtülü bir soru yerine onun kişiliği hakkında bilgi verecek bu tür bir soru sormanız onu daha iyi tanımanızı sağlacak. Kariyeriyle ilgili birkaç farklı soru sorarsanız, hoşlandığı ve hoşlanmadığı davranışlar, nelere kızdığı, güçlü olduğu durumlar, nasıl mutlu olduğu gibi konular hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Bazen ona “İnsanların hayallerinden ibaret olduğunu düşünüyorum” gibi cevap şeklinde sorular da sorabilirsiniz.

3. İlişki de açıklık senin için ne anlam ifade ediyor?
Genellikle bu konuda konuşmaya başladığınızda önceki ilişkilerinizden örnekler verirsiniz. Her ikinizde bir elmanın yarısı gibi mi olmak istiyorsunuz? Bu soruyu sorarken şu açıklamayı yapmanızı öneririz. “Bu soru senin için biraz erken olabilir ancak daha önce buluştuğum kişiler ilişkimizden ne beklediklerini bilmiyorlardı. Benden beklediği şeyleri yaptığı umarak görüşmeye devam ettik. Açıkçası bu şekilde yürümedi.” Onun size vereceği cevap beklentilerinizi değerlendirmenizi ve gelecekteki kalp kırıklıklarını önlemenizi sağlayacak.

4. Para kazanmak zorunda olmasaydın, hayatta ne yapardın?
Buluşmalarda umutlar, hayaller hatta pişmanlıklar aranızdaki buzları eritir. Geçmişteki piyano çalma tutkunuz ya da seyahat etme isteğinizle ilgili cevabınız sizin ruh halinizi yansıtır. Paylaştıklarınızla gün geçtikçe ortak amaçlar ve ilgi alanlarınız oluşur.

5. En çok utandığın anı benimle paylaşır mısın?
Bu eğlenceli soru keyifli sohbetin kapılarını açar. Bu tür sakarlıkların ilk buluşmada anlatılkması ilk buluşmada rahatsız edici gelebilir. Sizin yanlış anlaşılmanızı sağlamayan, herkese paylaşabileceğiniz ufak tefek sakarlıkları paylaşmanızda bir sakınca yok.

Bu tür ufak tefek sohbetler ilişkinizin ne kadar süreceği konusunda size bilgi verecek ve siz de strese girmeden daha rahat şekilde mutlu bir birlikteliğe adım atabileceksiniz.


Yorum Ekle
 
 Sonsuz Aşk Mümkün Mü?

 

Birbirini çılgınca seven iki insanı sıfır noktasına getiren, çözümsüzlüğe ve dolayısıyla ayrılığa sürükleyen bir sürü neden var. Belki de bu nedenleri yeterince iyi tanımıyor ve onlarla nasıl başa çıkacağımızı bilmiyoruz.

Ne ile ve nasıl mücadele etmemiz gerektiğini öğrenirsek belki her şey çok farklı hale gelecek. O halde olmayan umudumuzu yoktan var edelim ve ilişkilerimizi katletmek için pusuya yatmış bekleyen 5 düşmanı mercek altına alalım.

Zaman her acının ilacı ama aynı zamanda da her aşkın birinci dereceden katil zanlısı… Yeni bir ilişkiye başladığınız anda şunu bilin ki saatli bomba da geri sayıma başladı. Cicim aylarının bitmesinden sonra gelen boşvermişlik, o tuhaf “Nasıl olsa benimle!” duygusu, ilişkiye ve birbirine alışmanın getirdiği umursamazlık ve özensizlik her ilişkiyi sıradanlığa sürüklüyor ve bu sıradanlık, taraflardan biri “Beraberliğimizin bir anlamı kalmadı,” diyene kadar sürüyor.

İlişkiyi bir bebek gibi düşünün. Bebeğinize birkaç yıl bakıp sonra “Nasıl olsa kendi kendine büyüyor,” deyip bir kenara mı atacaksınız? Aşkınıza sahip çıkın ve her aşamasında ona emek vermeye hazır olun. Birbirinizle ilgilenin, birbirinizi özleyin, konuşun, fikirlerinizi paylasın ve sorunları, büyüyüp çözümsüz hale gelmeden oturup tartışın. Kısacası, ikiniz de gayret gösterin, yorulun, terleyin.

Tabii söner, körüklenmeyen her ateş gibi… Seksin seyrekleşmesi uzun ilişkiler için oldukça normal ama bu seyrekliğin rutine dönüşmesi değil. Hele cinsel ilişkiden zevk almamanın, yalnızlık ve katlanma duygusunun cinsel tatmin ve birlikte bir bütün olma hissinin yerini alması arzu ateşini söndüren ve mutlu aşkı mutsuz sona sürükleyen en önemli etkenlerden biri. Sorunun temeli belki de şu; erkekler sekse ulaşmak için aşık oluyor, kadınlarsa aşka ulaşmak için seks yapıyorlar. Ancak sonuçta iki taraf da mahremiyet ve yakınlığa ihtiyaç duyuyor.

Cinsel isteği körüklemek için bu ihtiyaçtan yola çıkılabilir: Birbirinize yakınlık gösterin ama “iş” icabı sadece yatakta değil yatak dışında da… Hissettiklerinizi, sıkıntılarınızı, özlemlerinizi paylaşın. Yatakta tek başınıza fantezi kurmak yerine birlikte fanteziler geliştirin. Böylece cinsel yaşamınız sıcaklığım “9,5 hafta”dan daha uzun süre koruyabilir.

Kızgınsınız, hem de çok… Sevdiğiniz erkek birlikte oturmaya başladığınızdan beri nedense alışveriş, yemek pişirme, çamaşır yıkama, evi toplama gibi işleri sizin yapacağınızı varsayıyor, üstelik sizin mesleğiniz de onunki kadar zorken… Peki, ne oldu? Ne olacak, toplumsal rollere teslim oldunuz.

Anne babalarımız ve toplum aracılığıyla bilinçsizce aldığımız “doğru kadın” ve “doğru erkek” rolleri, bir anlamda beynimize işler ve duygusal ilişkilerimizde ortaya çıkar. Siz içgüdüsel bir biçimde üzerinize düşen her işi yaparsınız ama onlar aslında ikinizin de üzerine düşen işlerdir. Ona evle ilgili çeşitli görevler verin ve bu görevleri gerçekten üstlenmesini sağlayın. Markete uğramayı unutup eve mi geldi? Sakın siz kalkıp markete gitmeyin, bırakın o gitsin. Mutfağı temizlemekte başarısız mı? Bırakın temizlesin. Gerekirse siz sonra gidip bir daha yaparsınız. Önemli olan onun da birtakım sorumlulukları olduğunu hissetmesi. Yoksa yaptığınız her iyilik, bir süre sonra kaçınılmaz bir biçimde göreviniz haline gelir ve bu da sizi ilişkinizden soğutmaya başlar.

Bazen geçmişteki bir ilişkinin gölgesi bugünün mutlu aşkının üzerine düşebilir. “Yeni sevgilim doğru insan mı? Yoksa benim için hala mücadele eden eskisine mi dönmeliyim?” gibi kuşkular güzel giden bir ilişkiyi bir süre sonra zehirlemeye başlar. Büyük bir ihtimalle yeni büyük aşkın diğer kahramanı bu kararsızlıktan, bu gidip gelmeden sıkılır, hevesi kaçar ve ilişkiyi bitirir. Eğer eski sevgilisiyle ilgili tereddütleri olan sizseniz tavsiyemiz; onu unutun!

Çünkü aynı suda iki kere yıkanılmaz. Kendinize ve yeni aşkınıza gerçek bir şans tanıyın. Eskisiyle kıyaslamak gibi bir hataya düşmeyin, onun yerine yeni sevgilinizin olumlu özelliklerini keşfedin, bu daha heyecan verici… Bu arada eski erkek arkadaşınız askıntı olmaya devam ediyorsa onunla görüşmeyi tamamen kesin. Demek ki, henüz arkadaş kalmaya hazır değil, üstelik bu durum yeni erkek arkadaşınızı da fazlasıyla rahatsız edebilir.

Farklı ilgi alanları, geleceğe dair bambaşka beklentiler, hayaller ve birbirine ters bakış açılan çoğunlukla ayrılığa sebep oluyor. Yani “Zıtlar birbirini çeker,” sözü tam bir palavra! Tabii ki, karakterleriniz aynı olmak zorunda değil. Mesela siz daha neşeli ve dışa dönüksünüzdür, o ise daha sakin ve çekingen, bu durum bir problem yaratmaz. Fakat hayata ve dünyaya bakışınız, beklentileriniz, zevkleriniz ve planlarınız uyuşmuyorsa işiniz bayağı zor.

Beraberliğinizi sürdürmeyi gerçekten istiyorsanız ve bu şekilde de aşkta mutlu sona ulaşabileceğinize inanıyorsanız, o zaman önce sevgilinizi değiştirme fikrini unutun. Onu şu anki haliyle, hiçbir şekilde başka bir insan yapmaya çalışmadan ve size ters gelen davranışlarından şikayet etmeden kabul etmelisiniz, tabii o da sizi… Eğer ikiniz de bunu başarırsanız belki ilişkinizi uyum içinde sürdürebilirsiniz.


Yorum Ekle
 
 Kadınları Çözecek 10 Madde

 

İlişkiler üzerine yazılar yazan İngiliz gazeteci, kadınların anlama şifresini yeğenini izleyerek çözdü

KADINLARI anlamaya yıllarını veren ilişki uzmanı İngiliz gazeteci Tad Safran, 2 yaşındaki kız yeğeni Lou-Lou’yu izleyerek kadınların ne istediklerini çözdüğünü söylüyor. İşte The Times muhabirinin gözlemleri:

1) KADINLARI reddedin. Kadını görür görmez sarılmayın. Çünkü böylece sizden kaçarlar. Önce onu takmayın, yanından geçin kesinlikle o sizi çağıracaktır.

2) PARA yedirin. Hediyeler çok işe yarıyor. Bir hediye bin nasihatten iyidir.

3) İLTİFAT edin. İltifat mücehver kadar etkili.

4) ONLARI dinleyin. Ne kadar uzun sürerse sürsün.

5) ÖZÜR dileyin.

6) KENDİ haline bırakın. Bırakın yaptığı şey ne olursa olsun yapmak istiyorsa yapsın.

7) NE yapması gerektiğini kesinlikle söylemeyin.

8) KENDİ sorunlarınızla sıkmayın.

9) ÇOK basit tartışmaları asla kazanmazsınız.

10) SAKIN ağlatmayın.


Yorum Ekle
 
 Bunları Kendinize Sorun

 

Hayatımızın evlilik, boşanma, bebek sahibi olmak gibi dönüm noktaları vardır. İşte bu kritik zamanlarda karar vermenizde size çok yardımcı olacak anahtar sorular! Bu sorulardan birine bile vereceğiniz olumsuz yanıt karanızın belki de doğru olmadığını ve tekrar üzerinde düşünmeniz gerektiğinin sinyalini veriyor.

Hayatta bazı zamanlar vardır, bir ayrım noktasına gelir ve karar almak zorunda kalırız. Önümüzde iki yol uzanmaktadır; ikisinden birisini seçmek gerekir. Böyle zamanlarda, bir yerlerden bir işaret gelmesini ve bize doğru yolu göstermesini isteriz. İşte, uzmanlara göre o işaret aslında bizim içimizde, bilinçaltımızda bir yerlerde duruyor… Mesele bunu açığa çıkarmak. Peki, ama nasıl? Kendi kendinize sorup, yanıtlayacağınız bazı kilit sorularla… Evlenme, beraber yaşama ya da bebek yapma kararı almadan önce kendinize bu kilit soruları sormalı ve içinizden gelen seslere kulak vererek en doğru şekilde yanıtlamalısınız. Bu soruların yanıtlarına bakarak, o kararı almanın sizin için ne derece doğru ya da yanlış olduğunu açıkça görecekseniz.

Aşık olmadan önce…

l Onunla birlikteyken kendim olabiliyor muyum?
l Onu mu seviyorum yoksa onun gibi biriyle birlikte olma fikrini mi seviyorum?
l Benim için yeterince iyi mi?
l Arkadaşlarım ve ailem de ondan hoşlanıyor mu?
l Paylaştığımız ortak değerler ve ortak amaçlarımız var mı?
l Hayatımın bu noktasında bir ilişki benim için ne kadar önemli?
l O, bir ilişkiye ve sorumluluklarına hazır mı?
l Ben sonuna kadar gitmeye hazır mıyım?

Bir erkekle tanıştınız, beraberliğiniz gerçekten iyi gidiyor ve ümit verici bir ilişki olduğunu hissediyorsunuz. Kritik soru ise, kendinizi bu ilişkiye teslim edip etmeyeceğiniz… Psikologlar, ilişkinin başında etekleriniz zil çalarken ve müthiş bir heyecan fırtınasının içindeyken objektif olmanın pek de kolay olmadığını söylüyor. Ancak bu aşamada kendinize zor sorular sormak, ilerideki mutluluğunuz için büyük önem taşıyor. “Onunla beraberken kendimi ona uydurmak için değiştiriyor muyum?”, “Ne hissettiğini sadece sözleriyle değil, davranışlarıyla da gösteriyor mu?” ve en önemlisi, “Benim kendimi iyi hissetmemi sağlıyor mu?”… Eğer bu uzun vadeli bir ilişki olacaksa, paylaşılan değerler de çok önemli. Farklı zevkleriniz olabilir ancak eğer sizi siz yapan değerleri paylaşmıyorsanız, ilişkinin fazla ileri gidemeyeceğini söylemek için kahin olmak gerekmiyor.

Beraber yaşamaya başlamadan önce…

l Biraz acele mi ediyorum?
l İstediğim için mi yapıyorum, yoksa buna ihtiyacım olduğu için mi?
l O da ben de birbirimizi olduğumuz gibi seviyor ve kabul ediyor muyuz?
l Yaşam alanımda onu sürekli çevremde görmeye hazır mıyım?
l Ekonomik durumu ne?
l Kusurlarımı yeterince gösterip rahatladım mı?
l Nerede yaşayacağız?
l Ayrı yaşam tarzlarımızı ve zevklerimizi aynı çatı altında nasıl birleştireceğiz?

Onunla birlikte bir eve taşınma kararı almadan önce kendinize zaman tanıyın. Dürüst olun, bunu gerçekten istiyor musunuz, yoksa eve geldiğinizde birini evde bulmak hoşunuza mı gidiyor?

Bir de bazı maddi meseleler var üzerinde düşünmeniz gereken: Sonuçta aynı evde yaşamak demek ekonomik olarak da birçok kalemde birlikte hareket etmenizi gerektiriyor. Ancak yine de ekonomik bağımsızlığınızı sürdürmek akıllıca. Eğer evlilik yüzüğünüz ve ortak çocuklarınız yoksa bu ilişkiden doğan haklarınız da yok demektir. Birlikte bir mülk aldığınızda ayrılık durumunda haklarınızı garanti altına alacak bir kontrat yapmak en iyisi. Çünkü bir gün ilişkiniz biterse başınız ciddi olarak ağrıyabilir.

Erkekler genelde annelerinin verdiği konforun aynısını partnerlerinden de bekler. Ev bir fabrika gibidir ve onlarca kalem iş sizi bekler. Ev işlerini paylaşım konusunda da partnerinizle önceden konuşmanız ve anlaşmanız en iyisi.

Örneğin; Zuhal (28) erkek arkadaşı Uğur (35) birlikte yaşamaya başladı. “Her ikimiz de çalışmamıza rağmen, akşamları eve geldiğimizde yemeği ben hazırlıyordum, bulaşık faslında onu televizyonun karşısında zap yaparken buluyordum. Evin temizliği konusunda da bir yardımda bulunmuyor her şeyi benden bekliyordu. Ben de protesto edip hiçbir şeye dokunmamaya başladım. Evimizin çöp eve dönüşmekte olduğunu anlaması bile 3 haftayı aldı! Oturup konuştuk, ona annesi olmadığımı, sorumluluklarımızın eşit olduğunu anlattım. Ev işlerini paylaşma konusunda bir anlaşma yaptık, artık yemeği ben hazırlıyorsam masayı o topluyor. Temizlikle de bir hafta o, bir hafta ben ilgileniyorum. Şimdi çok daha huzurluyuz” diye anlatıyor.

Evlenmeden önce…

l Birlikte mi büyüdük yoksa ayrı mı?
l Ona aşık olduğum kadar onu seviyor muyum?
l Birbirimizi mutlu ediyor muyuz?
l Birbirimizin aileleri ile iyi geçiniyor muyuz?
l Hayatımın sonuna kadar onunla birlikte uyanmak fikri beni mutlu ediyor mu?
l Birikimlerimizi birleştirecek miyiz, yoksa ayrı mı tutacağız?
Evlilik motivasyonunuzun ne olduğu genelde evliliğinizin ömrünün ne olacağıyla ilgili de bir fikir verir. Eğer bu insanla gerçekten aşkı bulduğunuz için değil de çevrenizden gelen eleştirilerden, ya da “evde kaldı” baskısından yıldığınız için evleniyorsanız, kararlarınızı bir kez daha gözden geçirmenizde fayda var. Evlilik kararı almadan önce kendinize soracağınız en önemli soru belki de “Yaşamımın bundan sonraki kısmında onunla birlikte olmaktan mutlu muyum?” olmalı. Evlilik öncesinde kulağa pek de romantik gelmeyen bazı detaylar üzerinde de düşünmeniz ve karar vermeniz gerekiyor. Örneğin, evlendiğinizde birikimlerinizi nasıl değerlendireceğiniz, ortak hesapta mı tutacağınız, yoksa ayrı ayrı banka hesaplarına mı sahip olacağınız soruları önemli. Bir gün kendinizi 39 yaşındaki Leyla gibi beş parasız ve işsiz bulmamak için bu konular üzerinde düşünmekte fayda var. Bakın Leyla yaşadıklarını nasıl anlatıyor: “Evlendiğimizde çok aşıktık, çok gençtik. O okulu bitirmeye uğraşıyordu, bu arada ben çalıştım. Okulunu bitirip çok iyi bir pozisyonda işe başlayınca ben işten çıktım. Çünkü, çocuk yapma kararı aldık. Çocuklarımızı büyütmek için kariyerimi gönüllü olarak bıraktım. Aradan 10 yıl geçti, benim de onun da duyguları değişti. Boşanmayı esasen ben istedim, ama bu beş parasız kalmayı da göze almam demekti. Şimdi her şeye yeniden başlıyorum.”

Bebek sahibi olmadan önce…

l İlişkimiz sırasında bir takım sıkıntılar yaşayıp, bunları atlatma becerisi gösterdik mi?
l Bebek sahibi olma konusunda gerçekçi miyim, yoksa idealist mi davranıyorum?
l Bir bebek mi istiyorum, yoksa “ondan” bir bebek sahibi olmak mı istiyorum?
l Hayatımı sonsuza kadar değiştirmeye hazır mıyım?
l Bebekle birlikte evde kim kalacak?
l Bebeğin getireceği ekonomik yükün üstesinden gelebilecek miyiz?
l Vücudumda oluşacak değişiklikler için hazır mıyım?
l Bebeğin bakımında o nasıl bir sorumluluk alacak?
l Nasıl bir ebeveyn olacağımız konusunda düşüncelerimiz uyuşuyor mu?
l Doğumdan sonra dünyanın merkezinde bebeğim olacak, o değil. Buna hazır mı?
Bebek sahibi olma kararı vermeden önce kendimize sorduğumuz o kadar çok soru var ki, bazen bu sorular altında eziliriz. Bazıları ise bu soruları hiç sormaz ve kendilerini tamamen hazırlıksız yakalanmış bulur. Tıpkı, Asuman’ın (25) hikayesinde olduğu gibi: “Hamile olduğumu öğrendiğimde büyük bir mutluluk yaşadık. Bebek doğduğunda aslında hayatımın tamamen değişeceğinin pek de bilincinde olmadığımı anladım. Aktif bir sosyal yaşamım vardı, bebekten sonra aylar boyunca ev hapsi yaşadım. Bana yardım edecek kimse de yoktu. Bebeğimin beni mutsuz ettiğini söylemiyorum, ama koşullar daha uygun olsa ve planlarımızı daha iyi yapsak ben bu kadar yıpranmayacaktım. Ayrıca eşimin bu konudaki kayıtsızlığı ve benim içinde bulunduğum durumu anlamaması durumu daha da zorlaştırdı.”

Ayrılmadan önce…

l Gerçekten bu ilişki kurtarılamayacak bir noktaya mı geldi?
l İlişkimizden çok fazla şey mi bekliyorum?
l Bu ilişkideki sorunlar kendini mi tekrarlıyor?
l Eğer bu ilişkiyi kurtarmak istesem, buna enerji harcayacak gücüm var mı, ya da harcamak istiyor muyum?
l Ortak arkadaşlarımıza ne olacak, ayrıldıktan sonra da onları görmeye devam edecek miyim?
l Arkadaş kalacak mıyız yoksa bağlarımızı koparacak mıyız?
l Onun bir başka kadınla olmasına katlanabilecek miyim?
l Başka biriyle yeni bir ilişki istiyor muyum, yoksa bir süre yalnız mı kalmak istiyorum?
Yolun sonuna geldiğinizi hissediyorsunuz… Bir düşünün, gerçekten ilişkinizin tutulur bir yanı kalmadı mı? Çoğu zaman, aslında kurtarılabilecek bir ilişkiyken vazgeçmeye, işin ucunu bırakmaya hazırızdır. Oysa, kriz ne kadar büyük olursa olsun eğer bir ilişkide hâlâ güven ve saygı varsa kurtarılacak çok şey var demektir. Peki, ya gerçekten yolun sonuna geldiyseniz?
Aylin (29), erkek arkadaşıyla olan, 2 yıllık ilişkisinin sonuna geldiğini düşünüyordu. “Her dakika kavga eder olmuştuk ve artık ilişkimizin hiçbir eğlenceli yanı kalmamıştı” diyor ve devam ediyor: “O artık aşık olduğum adam değildi. Beraberliğimize son bir şans vermeye karar verdim, eğer bu son deneme de başarısız olursa ayrılmaya kararlıydım.
Bu arada o iş değiştirdi ve ilişkimiz süratle düzelmeye başladı. Anladım ki, eski işinde olan mutsuzluğu ilişkimize yansıyordu. Tekrar o neşeli, eğlenceli, nazik adam oldu. İlişkimize ikinci bir şans verdiğim için çok memnunum.”


Yorum Ekle
 
 Evlenilmeyecek 10 Erkek

 

Hangi erkeklerle evlenilir, hangileriyle evlenilmez? İşte deneyimlerin ışığında evlenilmeyecek erkeklerin özellikleri..

1. Sizi annesinden bile çok sevdiğini söyleyen, tüm kadınlardan farklı olduğunuzu, büyüleyici olduğunuzu söyleyen bir erkeğe asla kapılmayın. Ölünceye kadar sizi bırakmayacağını söylese de birgün ortadan kaybolabilir.

2. Geleneklerine bağlı bir erkek arkadaşınız varsa bir kez daha düşünün. Sizi kendi adetlerine uydurmak için çabalıyorsa, hatta zorluyorsa tekrar düşünün. Sizi değiştirmeye çalışan bir erkekle ne kadar anlaşabilirsiniz ki? Ona tutkulu olduğunuz olduğunuz dönemde onu kazanmak için yapacaklarınız asla onun size daha çok aşık olmasını sağlamaz.

3. Hayatınızda gördüğünüz en yakışıklı adamla evlenir misiniz? Üstelik ikinci buluşmanızda size sonsuz aşktan söz edip, aşkınızın böyle olduğunu söyleyen biriyse tekrar düşünün. Çoğu kadın ilerleyen süreçte böyle bir erkeğin sadece hayal olduğunu görüyor.

4. En beğendiğiniz sanatçı kadar yakışıklı bir erkekle çıkıyorsunuz. Bu tür yakışıklı bir adamla kadınların ilgisi ya da kendi çapkınlıkları sebebiyle uzun süre birlikte olmak oldukça zordur. Dikkat edin.

5. Çok çok tatlı bir erkek arkadaşınız var ve size en romantik yerde evlenme teklif etti. Şaşırdınız.
Bu arada hep erkek erkeğe dolaştığını hiç kız arkadaşı olmadığını görüyorsunuz. Acaba.. diye bir şüphe geçiyorsa içinizden emin olmadan evlenmeyin.

6. Bir gece dışarı çıktınız ve birinden hoşlandınız. Herşey çok çabuk gelişti, sabah gözlerinizi açtığınızda onunla nişanlanmıştınız ya da siz öyle sandınız. Yanınızda kimse yoksa, ne yazık ki çapkın bir playboya rastladınız. Babası muhtemelen bir playboydu, kendisi de öyle ve hiç çocukları olmadı. Aynı yere gittiğinizde muhtemelen yine orada ancak yanında bu kez başka biriyle olacaktır.

7. Gazeteci ya da yazar bir sevgiliniz mi var? Ona aşıksınız. Ancak her konuda tartışan, eleştiren yönü sizi yorabilir. Stresli bir işi olduğu için her an tartışma başlatabilir yani mayın tarlası gibidir. Tekrar düşünün.

8. Evinizi taşırken karşılaştığınız dönemde etrafınızdaki biri size yardımcı oldu. Ancak sorun şu ki sizden oldukça kısa ancak siz herşeye rağmen birbiriniz için deli oldunuz. Birlikte dışarı çıktığınızda çok da uyumlu olmadığınızı farkettiyseniz evlilikle sonuçlanmadan daha fazla uzatmayın.

9. Çok iyi tanıdığınız ve en iyi arkadaşınız neden sevgiliniz olamasın ve evlenemeyesiniz. Bunu yapmadan önce alışkanlıklarınızın ve hayallerinizin aynı olup olmadığını dahası aranızda alışkanlık mı yoksa aşk olup olmadığını iyi belirleyin. Aşk ve ortak noktanız yoksa ‘en iyi arkadaşımla anlaşırım’ gerekçesiyle evlenmeyin.

10. Zayıf, kel, kendini kandıran, güvensiz, hayvani şehvete sahip biriyle evlenmeyin. Bugüne kadar böyle biriyle karşılaşmadıysanız ne kadar şanslı olduğunuzu düşünüp mutlu olun.


Yorum Ekle
 
 Hoşlanmanın 5 İşareti

 

Bir erkek bir kadından hoşlandığını ya da bir kadın bir erkeği beğendiğini nasıl belli eder? Çoğu zaman beden dili kadın ve erkeklere yardımcı olur.

İşte bir erkeğin bir kadınla çıkmak istediğini gösteren 5 işaret…

1. Size daha yakın duruyorsa..
Hoşlandığınız kişi her karşılaştığınızda size daha yakın duruyorsa, bu arkadaş olarak değil sevgili olarak sizi daha iyi tanımak ve yakından görmek istiyor demektir.

2. Yumuşak ve duygusal konuşmalar yapıyorsa..
Bir erkek fısıldayan bir şekilde konuşmaya başladığında, söylediklerini sadece sizin işitmenizi istiyordur. Size anlattığı şeyler özel ve gizlidir, bu daha yakın olmak istediği başka kadın olmadığını gösterir. Eğer gürültülü bir mekandaysanız birbirinizi duymak için bağırmanız gerekebilir. Bu nedenle
yürürken ya da sizi eve bırakırken yaptığı konuşmaya dikkat edin.

3. Bedeni size doğru eğikse..
Kasıntılı, omuzlarını geri atarak daha dik yürüme ve çenesi kapalı erkeksi bir duruşu varsa çekici kadınların ilgisine hazır olduğunu anlayabilirsiniz. Ancak omuzları sizinle konuşurken kıvrılıyorsa sizinle konuşmak istediğini gösterir.

4. Çok çok yavaş konuşuyorsa..
Kuşlar ötüşürken, bir erkek çok yavaş konuşuyorsa birini etkilemeye çalışıyor demektir. Eğer konuşması uykunuzu getiriyorsa, başarısız olmuş demektir ve gidicidir..

5. Gözleri sizden alamıyorsa..
Gözleri sizinkilere mi odaklandı? Büyüleyici olduğunuzu düşünüyor, uzun bir zaman peşinizi bırakmayabilir.

İşte bir kadının bir erkekle çıkmak istediğini gösteren 5 işaret…

1. 4 adım ilerinizdeyse..
Ondan fazla uzak durursanız hoşlandığınızı belli edemezsiniz. Eğer ona biraz yakın olursanız, ona açık bir sinyal vermiş olursunuz.

2. Sizi görmekte zorlandığı bir yerdeyse..
Çoğu erkek başka bir erkekle konuşurken başkasını farketmez ancak kadınlar arkadaşlarıyla sohbet ederken onun omuzundan karşısındakini inceleyebilir. Hoşlandığınız kişi ile karşı karşıya durmaya çalışın, sizi farketsin. Eğer sohbet ederken arkadaşının omuzunun üstünden sizi süzüyorsa onunla karşı karşıya gelebilirsiniz.

3. Konuşması size işaret veriyorsa..
Eğer buluşmanız ofisteki bir arakadaşınızla konuşmanız gibiyse, beliki sadece arkadaş olarak kalmak istediği içindir. Bu farklılığı iyi anlamalısınız. Bunun yanı sıra ilk buluşmada profesyonel kalmak istiyor olabilir. Eğer birkaç buluşma sonunda siz ona yakın davranmanıza rağmen aynı davranıyorsa ilişkinizi bitirin.

4. Dudaklarınıza dik dik bakıyorsa..
Genç biri dudaklarınıza dik dik bakıyorsa, göz göze gelmemeye çabalıyor demektir. Eğer gözlerinize bakmaktan kaçınıyorsa, onunla ilişkinizi bitirmeniz de yarar var. Eğer ilk buluşmanızda sizi tepeden tırnağa süzüyorsa, bu sizinle ilgilendiğini gösterebilir ancak bu uzun süreli bir ilişki olmayabilir.

5. Sizin bedeninizle aynı zamanda..
Romantik bir ilişki yaşadığınız kişi, vücudunuzun dilinden anlamalı.. Ellerinizi kullanarak düşündüğünüz şeyi anlatmayı deneyin. Karşınızdaki kişi de aynı şekilde karşılık veriyorsa bu harika bir işaret. Hala ellerini hareket ettirmediyse, bir basamak geriye düşer, bu sizinle ilgilenmediği anlamına gelebilir.


Yorum Ekle
 
 İlişki Kişiliğinizi Öğrenin!

 

Aşkta kontrolcü, kıskanç mı yoksa koruyucu musunuz? Okuyun, ilişki kişiliğinizi öğrenin..
Erkek arkadaşınızla yollarınız ayrıldığında hemen yeni birini buluyorsanız ilişksiz yapamayanlardansınız. Onun alışkanlıklarına ve çevresine hemen adapte olup onun gibi yaşamaya başlarsınız. Bu arkadaşların ızı hatta yeni sevgilinizi rahatsız edebilir. Bu özelliğinizden hoşlanmasanız da kendinize engel olamasınız. Bu şekilde davranmayı bırakmak istiyorsanız ilişki sonrası bekar olan arkadaşlarınızla eğlenceli vakit geçirmeye çalışın, böylece yalnız kalmış gibi hissetmezsiniz. Yeni ilişkinizde sizin ve onun kendi hayatlarınızı yaşamanıza özen gösterin.

İlişkisiz yapamayanlardan mısınız?

Onun annesi gibi misiniz?
Sevgilinizin herşeyini hazır etmeye mi çalışıyorsunuz? Yemek, kıyafet ve banyo hatırlatmaları ona annesini hatırlatabilir. Annelik rolü sebebiyle sevgiliniz siz olmadan birşey yapamayacak zannedebilirsiniz. Gerçek şu ki erkekler istediklerinde herşeyi gayet iyi becerirler. Oysa ilişkilerin sağlıklı olması için her iki tarafın da aynı olgunluğa sahip olmaları ve kendi sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekir.

Sürekli kontrol mü edersiniz?
Sevgilisini kontrol etmeyen yok gibidir ancak bu abartıldığında bazı sorunlara neden olabilir. Erkeler kadın tarafından kontrol edilmekten ve baskıdan hoşlanmazlar. Unutmayın, siz onu kontrol etmeye çalıştıkça size yalan söyleme ihtimali artar.

Sevgiliniz olduktan sonra değişiyor musunuz?
Sevgiliniz olduğunda karakteriniz, alışkanlıklarınız ona mı benziyor? Sevdiği herşeyi seviyor, hobileri hobiniz mi oluyor? Bu kişiliğinizden ödün vermeniz sonucunu doğurabilir. Bu ilk başlarda sevgilinizin hoşuna gitse de, sonraları hayatınızı monotonlaştıracaktır. Sizi ilk tanıdığında daha farklı olduğunuzu düşünecektir. Bu nedenle ilişkinizi kendinizden ödün vermeden, tüm doğallığınızla yaşayın.


Yorum Ekle
 
 Arkadaş Mı Sevgili Misiniz?

 

Çok hoşlandığınız biri var. Size bazen arkadaştan çok öte bazen de sadece arkadaş gibi davranıyor. Oysa siz onun sevgiliniz olmasını o kadar çok istiyorsunuz ki.. Ancak küçük düşmemek ya da mahcup olmamak için duygularınız hakkında onunla konuşmaya cesaret edemiyorsunuz. Bu durumda onun hareketlerine bakarak, arkadaş mı yoksa sevgili mi olduğunuzu anlayabilirsiniz.

İlişkinizi aşağıdaki önerilere göre değerlendirin..

Arkadaşlarını tanıyor musunuz?
Hoşlandığınız kişinin arkadaşlarıyla tanıştınız mı? Sizi nasıl tanıştırıyor ve size onların yanında nasıl davranıyor dikkat edin. Arkadaşlığınız sırasında kimlerle görüştüğünüze, onlarla yakın ilişkiler kurmaya ve çok soru sormamaya dikkat edin.

Gün içinde buluşuyor musunuz?
Hoşlandığınız kişiyle gün içinde görüşün. Öğle yemeğine, çaya davet edin. Sizi belirli saatlerde araması için gece geç saatlerde gelen telefonlara cevap vermeyin. Bu sizi görmek ya da konuşmak isterse belili zamanlarda araması gerektiğini anlamasını sağlar.

Özel günlerde yanınızda mı?
Sizin doğum gününüzü hatırlaması, size hediye alması da sizden hoşlandığını, değer verdiğini gösterir. Hatırlamıyor ve bahaneler sıralıyorsa onu arkadaş olarak görebilirsiniz. Unuttuğunu belirtip hatasını telafi ediyorsa tekrar düşünün.

Her zaman yanınızda mı olmak istiyor?
Arkadaşlarınızla birlikte olduğunuz zamanlarda o da sizinle olmak istiyorsa sizden hoşlandığı anlaşılabilir. Arkadaşlarınızla olan programlar yerine başbaşa olmak istiyor da olabilirz. Siz nasıl onu arkadaşlarınızın yanında gözlemlemek istiyorsanız zamanla o da sizi arkadaşlarınızla birlikte tanımak isteyecektir.

Hiç birlikte tatile çıktınız mı?
Bir grup içerisinde de olsa birlikte tatile çıkmak onu yakından tanımanızı sağlayabilir. Bazı erkekler arkadaş olduklarını ileri sürerek size sevgili gibi davranabilir. Bu başka ilişkileri olabileceğini ya da henüz ciddi bir ilişkiye hazır olmadıklarını gösterir. Tatil boyunca telefonlarına, konuşmalarına, ailesiyle ilgili söylediklerine ve tabiki kendi hareketlerinize dikkat edin.

Sevgiliniz gibi mi davranıyor?
Hoşlandığınız kişi sevgiliniz gibi davranıp arkadaş olduğunu iddia ediyorsa, aranızdaki ilişkiye dair yüz yüze konuşabilirsiniz. Kendinizi belirsizlik yerine olumlu ya da olumsuz cevaba hazır hissediyorsanız oturup konuşun.

Bahanelere kanmayın
Yeni ilişki yaşadım hazır değilim gibi bahanelere dikkat edin. Unutmayın bir erkek ve kadın gerçekten hoşlanıyorsa ya da aşıksa onu hiçbir şey durduramaz. Tanıma süreci 3 aydan fazla sürdüyse sizi oyalıyor olabilir.

Ne sıklıkta görüşüyorsunuz?
Görüşme sıklığınıza dikkat edin. Her gün görüşüyorsanız bu olumlu bir işarettir, haftada bir zoraki görüşmeler oluyorsa yeni seçenekleri gözden geçirin.


Yorum Ekle
 
 
  Bugün 5767 ziyaretçi (14545 klik) kişi burdaydı!  
 



Create Shock Text

 

  Toplist Banner Network    Hit Siteler Gurubu Hit Siteler Gurubu Kişisel web sitesiDinler 50 Toplist - Siteni Ekle Ziyaretcin Artsin Toplist, site ekle

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol